19 Ağustos 2010 Perşembe

bi yaprağa dahi tutunabilir insan,eğer gerçekten düşmek istemiyorsa.
Er yada geç kendini yukarı çekmeyi başarabilir,önceliklerinin arasında yara bere içinde sağa sola yalpalanmak yoksa.

en büyük acı kendi acımızdır,çünkü ne kadar küçük olursa olsun,ciğerimizde hissederiz.
hiçbir korkumuz bi başkasının korkusunun yanında küçük değildir.
ya da yaşadığımız hiç bi sıkıntı beterin beterinden daha az beter değildir.

çünkü hissederiz.
toplu iğne batsa parmağımızın ucuna,
içimizde hissederiz.
tüm hücrelerimizde.

bakışlarımız mesela...
nereye değerse değsin,karıncaya ağaca çiçeğe böceğe insana dağa taşa,
gören bizim gözümüzdür.
nereye dokunursak dokunalım yumuşak ya da sert en yakınımız hissedemez bizim kadar.
nasıl kaçılacak bir acı yaşadığımızı da en iyi kendimiz biliriz.
mutlu olduğumuz ,delirdiğimiz,çıldırdığımız ,elimizde ne varsa sağa sola fırlattığımız an larıda ...

boşuna .
ya "anne" kadar karnında taşımalı,ya "baba" kadar doyurmalı,ya da en az onlar kadar yakınında olmalı.
ciğerinde hissedebilmek için "acı"nı "acın"aklına gelince saçları ağarmalı,kalbi sıkışmalı.
ama "acı"çektiğin için olmalı.
"acı" na şahit olduğu için.
sarmaş dolaş olmalı "acı"nla ve onunla yaşamana seyirci kalmaktan yılandan kaçar gibi kaçmalı.
aklına geldiğinde uykusuz gecelerin uykusu kaçmalı,evlere odalara sığamamalı.
"acı"nı körüklememeli,su olmalı yağmur olmalı,alevlerin beynine ulaştığında elinden tutup soğutmalı,yangınını söndürmek için çırpınmalı.
nasıl olursan ol.
kötüde olsan,en kötüde olsan,hep kötüde olsan.
yanında yakınında olmalı.
bırakmamalı sabrını senden sakınmamalı.

üşümeli sen üşüyünce,
üzülmeli birde,
üzüldüğünü görünce.

....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder